18 Mayıs 2012 Cuma

HZ. MEVLANA




Mademki kendinde bir dert veya pişmanlık hissediyorsun; bu, Allah’ın sana olan yardımının ve sevgisinin bir delilidir.
Sen değerinle ve düşüncenle, iki âleme de bedelsin, ama ne yapayım ki kendi değerini bilmiyorsun.
Bazı insanlar vardır ki selam verirler ve selamlarından is kokusu gelir. Bazıları da vardır ki selam verirler ve onların selamından misk kokusu gelir.
Denizin kenarına kadar, ayakların izi vardır. Ama denize girdikten sonra ne iz kalır, ne işaret.
Sen bizim suretimize [yüzümüze] değil, siretimize [ahlakımıza] bak.

17 Mayıs 2012 Perşembe

Kadınlar namaz kılamadıkları âdetli ve lohusa oldukları günlerde;



Kadınlar namaz kılamadıkları âdetli ve lohusa oldukları günlerde;


1. Kur’ân-ı Kerim okuyabilirler mi?
2. Âyetü’l-Kürsi ve İhlâs okuyabilirler mi?
3. Besmele, kelime-i tevhid, kelime-i şehadet, salavat-ı şerife, tesbih ve zikir çekebilirler mi?
4. Dini kitapları okuyabilirler mi?
5. Radyodan dinledikleri Kur’ân’ı içlerinden tekrarlayabilirler mi?
6. Arapça Besmele yazabilirler mi?”

*(Cünüp, âdetli veya lohusa olan kadın, Kur’ân âyetlerinden hiç birini okuyamaz, caiz değildir.
Bu hususta Resulullah (a.s.m.) şöyle buyururlar:
“Cünüp ve âdetli kadın Kur’ân’dan hiçbir şey okuyamaz.”1
Yani sırf Kur’ân-ı Kerim okumak niyetiyle bir âyetten daha az bile okuyamaz. Ancak dua, senâ, Allah’a sığınma, zikir veya bir işe başlangıcında yahut öğretmek maksadıyla Kur’ân’dan bazı âyetleri okumak caizdir.

Meselâ, bir ulaşım aracına binerken okunması sünnet olan şu ayet / dua gibi:
“Sübhânellezî sahhara lenâ hâzâ vemâ künnâ lehû mukrinîn (Her türlü noksandan münezzehtir o Allah ki, bunu bizim hizmetimize verdi, yoksa bizim buna gücümüz yetmezdi.”2

Ve yine araçtan inerken de şunun okunması gibi:
“Rabbenâ enzilnî münzelen mübâreken ve ente hayrü’l-münzilîn (Ey Rabbim, beni hayır ve bereketi bol bir yere indir. Misafir ağırlayanların en hayırlısı Sensin).3

Bir musibet ve ölüm haberi alınca,
“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn (Muhakkak biz Allah içiniz ve muhakkak yalnız Ona dönücüleriz).4

Yine bir işe başlarken “Bismillâhirrahmânirrahîm” demek, şükür maksadıyla “Elhamdülillah” demek de bu kabildendir.

Aynı şekilde Fâtiha, Âyetü’l-kürsî, Felâk, Nâs ve İhlâs Sûrelerini zikir maksadıyla, Allah’ı hatırlamak düşüncesiyle okumak haram değildir.

Mâlikî mezhebine göre, hayızlı ve lohusa olan kadının az miktarda Kur’ân okumasında bir mahzur bulunmamaktadır. Bu az miktar da yukarıda adı geçen sûreler miktarıdır. Bu meseleye delil olarak; kadınların uzun süre bu halde kalmış olduklarından dolayı istihsânen caiz görmüşlerdir.
Hanbeli ve Hanefi mezhebine göre, Kur’ân-ı Kerim'in kelimelerini heceleyerek, harf harf okumak caizdir. Çünkü böyle bir okuyuş “kıraat”e girmemektedir. Yine tilavet olmadan Mushafa bakmayı, sesini çıkarmadan içinden okumasını da caiz kabul etmişlerdir. Çünkü bu durumda da kıraatten (okumaktan) söz edilmez.5

Bütün bu görüşler müçtehid imamların çeşitli delillere dayanarak vardıkları içtihad farklılıklarıdır ve hepsi de doğrudur.

Bunun yanında, Kelime-i Şehâdet, Kelime-i Tevhid, istiğfar, salavat-ı şerife gibi tevhid ve zikir cümlelerini bir veya birden fazla okumak caizdir.
Hanımların bugünlerde Kur’ân-i Kerim'in dışında tefsir, hadis ve fıkıh gibi dinî kitapları ellerine almaları İmam-ı Âzama göre caizdir. Ancak bu kitapların içinde bulunan âyetlere el sürmemeleri gerekir.

Kur’ân âyetlerinin bu durumda iken yazılması meselesinde el-Feteva’l-Hindiyye’de şu kayıtları okuyoruz:
“Cünüp veya hayızlı olanların yazmakta oldukları satırların arasına Kur’ân’dan bir âyet yazmaları mekruhtur. Fakat yazdıkları bu âyetleri okumazlarsa mekruh olmaz."
“İmam-ı Muhammed ise, bu kimselerin Kur’ân yazmamaları bana göre en sevimli davranıştır, diyerek bu hususta ihtiyatlı ve dikkatli olmayı tavsiye etmektedir.”
Buna göre, Besmele de Kur’ân’dan bir âyet olduğundan hayızlı iken yazılmaması daha isabetli olur.

Bu arada hangi mezhebe bağlı olursa olsun, bu haldeki bir kadın Kur’ân’ın bir âyetine bile el süremez. Ancak Kur’ân’a yapışık olmayan temiz bir bez ve kâğıtla tutabilir.

Dipnotlar:
1 İbni Mâce, Tahâret: 105.
2 Zuhruf Sûresi, 13.
3 Mü’minûn Sûresi, 29.
4 Bakara Sûresi, 256.
5 Vehbe Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletühû, İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, 1: 288-9.
6 İbni Mâce, Tahare: 119.
7 Bidâyetü’l-Müctehid, 1:110; el-fıkhu’l-İslâmî ve Edilletühû, 1: 422.

10 Mayıs 2012 Perşembe

Ağaç gibi olabilmek isterdim hayatta...



Ağaç gibi olabilmek isterdim hayatta... 

Hayatı bir ağaç gibi sessiz, güçlü, onurlu, ve faydalı yaşamak isterdim... 

Yaratılanlar dallarını kırıp, kalbine oyuklar açsa da, sessizliği ve sabrıyla asil...

Onları gölgesinde koruyacak kadar güçlü...

Sırtlarını yasladıklarında hissettikleri duygu kadar güvenilir... 

Yaptıkları kötülüklere rağmen meyve verecek kadar merhametli...

Kurtlara kuşlara barınak sağlayıp, ALLAHIN yarattığı tüm aleme hizmet edecek kadar faydalı...

Hiç kimseden yardım istemeyecek kadar onurlu...

Her daim ALLAHINI zikredip şükredecek kadar sadık...

Ağaç gibi olabilmek isterdim hayatta...



Ruveyda AKSARAY



Hayırlı Cumalar kardeşlerim...